kurumuskirmiziyapraklar

Wednesday, June 28, 2006

yağmur

Aniden bastıran yaz yağmuru altında ıslandım biraz ofisin tek güzel yeri olan terasında... Kimsecikler görmüyor beni, kimsecikler işitmiyor ve şimdi evet şimdi artık yazıyorken kimsecikler okumuyor... Halsiz hissediyorum kendimi...

Tuesday, June 27, 2006

uslu dur!!!

Ne zaman bekar bir erkekle karşılaşsam o, bir anda fahri üyesi olduğum evde kalmış kızlar klubünün üyeleri için potansiyel bir sevgili adayı haline geliyor. Bu güne kadarki girişimlerim sonucu hala kimseyi başgöz edemesem de Mrs. Match modumdan vazgeçemeye niyetim yok. Geçen ay gittiğim workshopun %95'i karşı cinsten oluşunca tabi benim huyum gene depreşti. Eşimin saçmalama, olmaz öyle şey, bak başına bela alacaksın telefonlarını kaale almayıp ilk akşamın sonunda yüzüksüz, şirin, aklı başında görünen üç adayımla çene çalmaya başlamıştım bile. Neyse ertesi gün telefonlar, mailler alındı, görüşmek üzere sözler verildi. Sonuçta kızlarımdan biri adaylarımdan biri ile bu perşembe buluşacak. Bir kaç kez msn de bir kaç kez de telefonda görüştüler. Ama adayım beni çıldırtıyor. Bu sabah aramızda geçen diyoloğu aynen aktarıyorum:
Aday: Sen de .........'nın fotoğrafı yok mu?
Ben: Bu bilgisayarda yok hem olsa bile o izin vermeden gönderemem sana.
Aday: Neden ama ya nasılsa birbirimizi görmeyecek miyiz?
Ben: Eee o zaman fotoğrafı ne yapacaksın?Gerçeğini görürsün.
Aday: İnşallah. Eee sen nasılsın, neler yaptın görüşmeyeli?
Ben: İyiyim teşekkürler, yoğunuz bu aralar bi de sıcaklar zor oluyor ama...
Aday: ......... kumral mı?
Ben: Evet
Aday: Gözleri ne renk?
Ben: Ya bana neden soruyorsun bunları?
Aday: Merak ediyorum işte. Neyse doktora gitmişsin geçen gün aradım, hayırdır?
Ben: Hiç zayıflama programına başlayacağım da.
Aday: ......... zayıf mı?
Ben: Hey allahım sabır ver
Veee aday goes to ignore list!
Nedir bu erkeklerin şekil şemal takıntısı anlamadım gitti, sanki hepsi Cloney&Pitt kırması. Hele kaç kilosun cümlesi beni öldürüyor ya çocuğum ağırlığınca altın mı vereceksin de soruyorsun!Neyse sıcaklar nedeni ile keman yayına dönen sinirlerimi daha fazla gıcırdatmadan bunları beynimin diplerine atayım yeni adaylar arayayım.
Kulağımın dibinden bir mırıltı geliyor. Uslu dur!!!! Hey melek sus bakim acık ben gene şeytana uyacağım çünkü!

Monday, June 26, 2006

sıcak çoook sıcak

Türkiye son 74 yılın en sıcak Haziran'ını yaşıyormuş. Nemden akvaryumdan fırlamış balık modunda nemli ve soluk soluğayım. Tabi şişkoluğumun da bunda etkisi var!Dur bakalım ona da bir çözüm bulacağım inşallah. Aklım sürekli Pisik'de- kendisi benim eşim olur- Ben iyi kötü tüm camları açık olduğunda esen , sevgili patronumun değerli eşi lütfettiğinde çalışan klimalı bir ofisteyim ama o güneşin altında... Zaten günlerdir ne iştahı var, ne de keyfi...Mır mır kanepeye uzanıp, maçları bile yarım göz izliyor ki kendisi televizyona kilitlenmeleri ile ünlüdür. Bak içim gene şişti. Şişme deyince 100 kiloyu geçtiğimden artık acil olarak bir diyetisyen bulmam lazım. Eve çok da yakın olmayan bir klinik de aklıma yatan psikolojik desteği de içeren bir program var. Ama ben zaten işten altıda çıktığımdan oradan da yazılmaya karar verdiğim İngilizce kursu için yaklaşık 1.5 saat yol gittikten sonra haftanın 4 günü akşam saat 22.15'de yeniden eve döneceğimden ne zaman gidip görüşeceğim bir türlü çözemedim. Bu arada aslında ben iflahhhh olmammmm. Bunları yazarken bile kıvrık krakerleri krem peyniri bulayıp midene indiriyorum.

Saturday, June 24, 2006

cumartesi

Yine işteyim...Sabahları durakta beklerken servisleri olan insanlara kötü kötü bakıp kıskanma dönemim cumartesi çalışmayanları da kıskanma faslını da içine alıp evrim geçirdi. Korkarım yakında Alien sahnelerindeki kan ve vahşetin bir benzeri de bizim evde yaşanacak. Sabah bir uyananacağım ki içimdeki kıskançlık canavarı, böyleeee bağırsaklarımı -neden illa da bağırsağa taktım bilmiyorum oysa bu sıralar Pınar reklamlarındaki baarsağı pek sever olduydum- parçalayarak dışarı çıkacak, yüzüme pis pis sırıtıp, gidip sevdiğim insanların içine girmeye çalışacak. Sanırım sıcakla kafein krizi birleşince böyle sapıtıyorum! Hayatım son derece sıradan ve sıkıcı olunca doğal olarak yazdıklarım da sıkıcı oluyor!Ama yenileneceğim sözzz. O zaman eğlenceli olacağım eskisi gibi...Ben bir annemi arayıp sorayım bakayım eskiden neşeli miydim?Bu arada içimi ferahlatacak birşeyler düşüneyim...Nasıldı o şarkı...

Cumartesi cumartesi sanki bir kış sonrası
Küçük renkli bir sofrada, sabah kahvaltısı
Bir katarın vagonları gibi özelmişiz öyle derler
Oysa bütün vagonlar aynı raydan gider
Umarsız ve umursamaz günler, gözlerde bir habersizlik var...

Hıh çok güzellll ferahlamak amaçlı intahara meyillenme mırıltısı buldum!

Friday, June 23, 2006

sabah

Boğucu bir iş gününün ortasında, üstelik uzun zamandır kendimi yapayalnız hissederken neden olmasın dedim kendime!Yazmak eskilerde kalmıştı ama bazen iyi geliyordu insana hatırlamak... Ben de hatırladığım en huzurlu günlerden biri için; yıllar önceki bol rüzgarlı, sessiz bir sonbahar sabahında üstünde yürüdüğüm kırmızı kurumuş yaprakların hışırtışı kulağımda buradayım işte...Hoşgeldim kendime...